1)”Cennet; annelerin ayakları altındadır!”(Nesâî, Cihad, 6)
2)”Biz insana; ana-babasına iyi davranmasını emir ve tavsiye ettik!” (Lokman Suresi, 14.
ayet)
3)”Karısını haksız yere döven bir kimsenin; mahşer gününde, ben onun en büyük hasmı
olurum!”(Riyadun Nasihın)
4) “Bir hadîs-i şerif ferman ediyor ki:
اَبِى الْبَنَاتِ مَرْزُوقٌ Yani: “Kızların babasının rızkına bereket düşer.” Demek kız çocukları
âhirzamanda çoğalır. Hem mübarek ve rızıkları bereketli olur.” (Hanımlar Rehberi – 23)
5) “Erkek çocuk nimet, kız çocuk ise hasenedir; yüce Allah nimetin hesabını sorar, haseneye
ise mükâfat verir.” (İmam Cafer-i Sadık (ra))
6) “Üç kızına, ihtiyaçtan kurtulana kadar iyi bakan, yedirip giydiren, elbette Cenneti kazanır.”
(Ebu Davud)
7) Kıyamete kadar gelecek olan tüm Müslümanlar; umre ve hac ibadetlerinde önemli bir
rükün sayılan “sa’y” koşusunu yerine getirirler ve bunu yapmak zorundadırlar.
Yani, fedakâr bir anne ve aynı zamanda Hz. İbrahim’in(as) de hanımı olan Hz. Hacer’in susuz
kalmış olan küçük evladı İsmail için Safa-Merve arasındaki koşuşturmasını ve çırpınışını, o
üstün çabasını taklit etmektedirler.
Şayet dinimizde kadına ehemmiyet verilmemiş olsaydı; bu fedakâr kadının ve duyarlı annenin
bu çaba ve çırpınışları, binlerce seneden beri, yüz milyonlarca Müslüman tarafından böylesine
seve seve ve can-ı gönülden taklit edilmezdi!
8)”Hz. Âdem(as) hariç; 124.000 peygamberin ilk ve en etkili muallimleri onların anneleri
olmuştur (özellikle de Kur’an’da en iffetli bir kadın olarak kendisinden övgüyle bahsedilen ve
Hz. İsa Aleyhisselam’ın da annesi olan Hz. Meryem).
O 124.000 peygamber adayının çocukluklarından tâ peygamber olana dek geçen süreç
içerisinde; en seviyeli ve en olgun bir şekilde yetişmelerinde onların sevgili ve saygıdeğer
annelerinin pek büyük rolleri ve katkıları olmuştur!
9)”Babaları tarafından diri diri gömülen kız çocuklarına; “sizin suçunuz neydi ki böyle bir
muamele gördünüz?” diye sorulduğu zaman…” (Tekvir Suresi, 8. ayet)
Dinimiz; yukarıdaki ayette de geçtiği gibi, cahiliye döneminde kız çocuklarının diri diri
gömülmesi gibi oldukça çirkin, acımasız ve vahşi bir âdeti ortadan kaldırmıştır!
Hani İslam’da kadına ve kız çocuklarına değer verilmiyordu?
Bu kız çocukları; geleceğin kadınları ve aynı zamanda geleceğin anne adayları değil midirler?
Bu ateist kadınlar hele önce kız çocuklarını diri diri toprağa gömme vahşi âdetinin-gerek
Avrupa’da ve gerekse memleketimizde-yeni ve modernize edilmiş bir versiyonu olan ve kız-
erkek tüm bebeklerin henüz daha doğmadan ölümlerine yol açan ve belki kendilerinin de hiç
çekinmeden, acımasız ve gaddarca yaptıkları kürtaj cinayetlerini düşünüp, öncelikli olarak
onu sorgulasınlar!
Ve bu inançsız kitle orta çağda Avrupa’da uğursuz cadı diye nitelendirilerek acımasızca
yakılarak öldürülen yüzbinlerce mazlum ve masum kadınları araştırsınlar, onların vahşice
katledilişlerini şiddetle eleştirsinler önce!
10) “Kimin üç kız çocuğu olur da onları kucaklar, merhamet edip bağrına basarsa (bir
rivayette: ve onu evlendirirse), onun için elbette cennet vacip olur” (Heysemi, Mecmau’z-
Zevaid, h. no.13491)
11) “Sıhhatini bilmiyorum, fakat rivayet ediliyor ki: Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm
ferman etmiş ki: “Oğlan çocuğunu seviniz.” Demişler: “Kızları ne için istisna ettin?” Ferman
etmiş ki: “Kızlar kendi kendini sevdirirler, onlar fıtraten sevimlidirler.” (Barla Lahikası– 346)
12)”Peygamber efendimiz (asm) Hira mağarasında ilk defa vahye mazhar olduktan sonraki
telaşını, heyecanını ve hâlet-i ruhiyesini 28 senelik hayat arkadaşı olacak olan ve ilk
Müslüman olan Hayat arkadaşı ve İslam’ı ilk kabul eden Hz. Hatice(ra) ile paylaşmış ve bu
hususta onun çok büyük desteğini almıştır!
Hanımlarından olan Hz. Aişe (ra) validemize de:
“Sen benim kördüğümümsün!” diyerek güzel bir iltifat ve sevgi gösterisinde bulunurmuş!
Hani İslam’da kadına hiç değer ve önem verilmiyordu, hiç iltifat edilmiyordu?
13)”Peygamber efendimiz (asm); küçük kızı Fatıma (ra) yanına her gelişinde, ona iltifat
bâbında ayağa kalkarmış!
İşte kadına ve kız çocuklarına verilen değerin başka mükemmel ve güzel bir göstergesi!
Binlerce takdir ve tebrike şayan bir davranış değil midir bu!
14) “Enes b. Mâlik anlatıyor: “(Veda Haccı yolculuğu esnasında) Ümmü Süleym Hz.
Peygamber’in (sav) eşleriyle beraberdi. (Enceşe isimli) bir kılavuz onların develerini
yönlendiriyordu. (Enceşe söylediği ezgilerle develeri hızlandırınca) Hz. Peygamber (sav) ona
şöyle seslendi: “Ey Enceşe, kristalleri taşırken yavaş ol!” (M6039 Müslim, Fedâil, 72)
Meğer peygamber efendimizin(asm) değerli birer kristal ve pırlantaya benzettiği; develerin
üstünde oturmuş olan tertemiz hanımları yani biz müminlerin anneleri imişler.
15) Miras hukukuna gelince; kız çocuğu, erkek kardeşinin yarısı kadar alıyor; bu doğrudur…
Sebebi de şudur; bin bir zorluklarla aile yuvasını kuran-yapan erkek kuştur; dişi kuş değildir!
Dişi kuş(yani dişi ferd) sadece, kocasının malına ve evladına bir muhafaza memuru; yani bir
bakıma iç işleri bakanı gibidir!
Bu yüzden rabbimiz; mirasta erkek çocuğuna, kız kardeşinin iki misli kadar hisse verilmesini
emretmiştir.
Madem yapan bilir; elbette bilen konuşur!
Madem hepimizi Allah yapmış, yaratmıştır; elbette ki Hz. Allah da bizlerle Kur’an vasıtasıyla
konuşmaktadır. Bizi en iyi bilen ve en iyi tanıyan da elbette O yüce rabbimizdir…
Demek oluyor ki bir kız ve bir erkek evlat sahibi olan bir ailenin miras paylaşımında; kız
çocuğuna mirastan 1/3; erkek kardeşine ise 2/3 hisse düşüyor
Amma mesela diyelim ki bir evlilik girişiminde olan o erkek kardeş, mirasta kendisine düşen
2/3 hissenin bir parçasını-yarısını (1/3’ünü) yeni kuracağı hanımına-yuvasına-aile giderlerine
vs. sarf edince; hissesi 1/3’e düşmekte ve evde henüz bakire ve evlenmemiş olan kız
kardeşiyle eşit bir duruma gelmektedir (yani her ikisi de 1/3 olmuş olacaktır).
Kız kardeşin evlendiğini var sayalım; bu durumda da o evlenen kızın noksaniyeti, evlendiği
kişi yani kocası tarafından karşılanacağı için; o kızın bakire iken 1/3 olan hissesi, evlendikten
sonra 2/3’e yüksekmiş olacak ve böylece evde olan ve henüz evlenmemiş durumdaki erkek
kardeşiyle, yine eşit bir duruma gelmiş olacaktır! (Yani her ikisi de ;2/3 olmuş olacaktır).
Hatta her iki kardeşin de evlendiğini var saydığımızda kız çocuğu, erkek kardeşine oranla
daha karlı ve avantajlı bir duruma gelmektedir.
Çünkü evlenen ve maddi yük ve külfet altına giren erkek kardeşin 2/3 olan hissesi 1/3’e
düşerken; kız kardeş, kendi kocasının onun için sarf edeceği fazla hisse ile evvelce 1/3’lük
hissesini, 2/3’e yükseltmiş olacaktır!
İşte adalet-i Kur’aniye böyle hükmetmiştir vesselam…
Allah’a emanet olunuz…