Saygı, değeri, üstünlüğü, yaşlılığı, yararlılığı, kutsallığı dolayısıyla bir kimseye ya da bir şeye karşı dikkatli, özenli, ölçülü davranmaya neden olan duygu, hürmet ve ihtiramı ifade eder. Ya da başkalarını rahatsız etmekten çekinme duygusu olarak da tanımlanır.
Saygı bir kimsenin düşüncelerine, sözlerine ve davranışlarına, toplum içindeki itibarına ve inanılırlığına karşı duyulan olumlu bir histir. Etkileşim içinde olan birey veya kurumların, birbirlerinin ilgi ve tutumlarının farkında oldukları, yapıcı bir davranış tarzını benimsedikleri olumlu bir duygudur. Saygı, etkileşimde olunan, iletişim kurulan varlık veya oluşumun hak, değer, inanç ve her türlü özelliğini göz önünde tutmak ve bunlara önyargısız yaklaşmayı içerir. Ayrıca saygı, insanların dili, dini, ırkı, cinsiyeti ne olursa olsun ayırmadan farklılıklarını kabul etmektir.
Saygı kavramı, sevgi kavramı ile birleşince, insanlara bahşedilmiş olan ve insanı diğer canlılardan ayıran bir incelik ve zarafet hali ortaya çıkar. Sevgi ve saygı insanlar arasında kuvvetli bir bağ oluşturan, onları karşılıklı olarak mutlu eden, kaynaştıran bir iletişim dilidir.
Sevgi ve saygı her zaman her yerde herkes için geçerli olan ve toplumu ayakta tutan değerler olmakla beraber, önemli bir sosyal sermaye ve insanların ruhunu besleyen manevi gıdalardır.
Sevgi ve saygı, insanlar arasında kin, nefret, haset, kıskançlık gibi kötü davranışlara fırsat vermemektedir. Aynı şekilde insanlar arasında sağlam, dengeli ve devamlı bir ilişki kurulması ve bu ilişkinin zedelenmemesi için gerekli olan altyapıyı oluşturur.
Farklı düşünce ve yorumlara saygı duymak, hoşgörülü olmak, imkân sağlamak toplumda adaletin, vicdanın, insafın, merhametin ve diğer manevi değerlerin kültürel değerler olarak da yaşanmasını ve korunmasını kolaylaştırır.
Büyüklerin bilgi ve deneyimlerine saygı göstermek, kişilerin kendini güvende hissetmesini, hem de toplum hâlinde güven ve dayanışma içinde ilerlemeyi sağlar. Bir gün herkesin yaşlanacağı, küçüklerin ziyaretlerinden, ellerin öpülmesinden mutluluk duyulacağı unutulmamalıdır.
Saygı, karşındaki insanın varlığını olduğu gibi kabullenmek ve onun düşüncelerini, dinlenmeye değer olduğunu ona hissettirmektir. İnsanları dinlemek, farklı olanı anlamaya çalışmak, onları yargılamamak saygılı ve erdemli davranışlardır. Saygı göstermek insanı yüceltir, toplumsal barışı sağlar.
Peygamber Efendimiz; “Küçüklerimize merhamet etmeyen, büyüklerimize saygı göstermeyen bizden değildir” buyurarak toplumda huzurun, barışın ve sosyal dengelerin sağlanmasında sevgi ve saygının önemine işaret etmiştir.
Saygılı insanlar, insanlara dürüst davranırlar, güzel ahlâklıdırlar, küçüklerini de büyüklerini de bilir, ona göre davranırlar, dürüsttürler, iyimserdirler, güleryüzlü, hoşgörülü ve temiz kalplidirler, davranışlarına dikkat ederler ve yardımseverdirler, insanlarla empati kurar ve davranışlarını buna göre geliştirirler.
Adamın biri artık karısının eskisi kadar iyi duymadığını ve karısının işitme cihazına ihtiyaç duyduğunu düşünüyormuş. Bu durumu konuşmak için doktora gitmiş; doktor adamın karısının ne kadar duyduğunu anlayabilmesi için basit bir yöntem önermiş. “Yapacağın şey şu: karından kırk adım ileride dur, normal bir konuşma tonuyla bir şeyler söyle; eğer duymazsa otuz adım ilerisinde aynı şeyi tekrarla, sonra yirmi adım; cevap alana kadar aynı şeyi tekrarla.”
O akşam karısı mutfakta akşam yemeğini hazırlarken adam işlemi uygulamaya koymuş. kırk adım uzaklıktan karısına normal bir konuşma tonuyla seslenmiş:
‘Hanım bu akşam yemekte ne var?’ evap yok. Mesafeyi otuz adıma indirmiş ve soruyu tekrarlamış: “Hanım bu akşam yemekte ne var?” Yine cevap yok. Mutfağa biraz daha yaklaşmış, mesafe yirmi adım ve tekrar sormuş: ”Hanım bu akşam yemekte ne var?” Hâlâ cevap yok. Adam mutfağın kapısına gelmiş artık mesafe iyice azalmış ve soruyu tekrarlamış: “Hanım bu akşam yemekte ne var?” Yine cevap alamamış. Bu sefer karısına iyice yaklaşmış ve aynı soruyu tekrar sormuş: ”Hanım bu akşam yemekte ne var?” Karısı: “Beşinci kez söylüyorum bey. Tavuuk vaar!”
Empati, esasında İslamî bir değerdir. Bir duygudaşlık durumudur. Başka insanı anlamak ve onun ihtiyacına uygun cevap vermek, sağlam bir iletişim kurmak için kendini onun yerine koymak, onun duygu ve düşüncelerini kendi duyguların ve düşüncelerin gibi düşünüp o kişiyi kendi içinde bulunduğu durum ekseninde değerlendirmeye verilen isimdir. Empati bir süre karşındakinin yerine geçmek, bir süreliğine onun nazarı ile olayları değerlendirmektir. Biz farkında olmadan yıllarca annelerimiz ve öğretmenlerimiz tarafından “Kendine yapılmasını istemediğin davranışı sen de başkasına yapma!” cümlesi ile öğretilen, bir empati yoludur. İnsan çevresini kendisi ile tanıyabilir. Cansız bir objenin ısısını anlamak için bile elimiz ile dokunup o eşyanın soğukluğunu ya da sıcaklığını kendi tenimizde hissetmemiz gerekiyor. İşte empati karşındaki kişinin duygu ve düşüncelerine dokunup kendi duygu ve düşünce dünyasında onu anlamak ve ona göre karşılık vermektir. Bu nedenle sağlıklı bir empatinin de yolu, evvela kendini tanımaktan geçer. Kendini tanıyabilen insan kendisini ölçek alarak diğer insanları da anlayabilir ve sağlıklı bir şekilde yorumlayabilir.
Empati ve beraberinde gelen saygı, kardeşlerinin, arkadaşlarının üstün, erdemli yönlerini ve faziletlerini kendinde varmış gibi düşünüp, onların şerefleriyle iftihar etmektir. Bu, güzel bir düstûrdur, buna tefânî denilir. Yani, birbirinde fâni olmaktır. Yani, kendi istek ve arzularını unutup, kardeşlerinin meziyetleri ve duygularıyla fikren yaşamaktır.
Küçüklerine merhamet etmeyen, büyüklerine saygı göstermeyen bizden değildir