بِاسْمِه۪ وَاِنْ مِنْ شَيْءٍ اِلاَّ يُسَبِّحُ بِحَمْدِه۪
اَلسَّلاَمُ عَلَيْكُمْ وَ رَحْمَةُ اللّٰهِ وَ بَرَكَاتُهُ بِعَدَدِ حَاصِلِ ضَرْبِ حُرُوفِ مَٓا اَرْسَلْتُمْ لَنَا مِنَ الرَّسَٓائِلِ ف۪ى عَاشِرَاتِ دَقَٓائِقِ هٰذِهِ اللَّيْلَةِ الرَّغَائِبِ وَ لَيْلَةِ الْمِعْرَاجِ وَلَيْلَةِ الْبَرَاتِ وَلَيْلَةِ الْقَدْرِ وَ اَعْطَاكُمُ اللّٰهُ بِعَدَدِهَا ثَوَابًا وَحَسَنَاتٍ اٰم۪ينَ
Azîz ve sıddık kardeşlerim ve fedakâr ve sâdık arkadaşlarım!
Evvelâ: Sizin, bu mübarek şuhur-u selâse ve içindeki kıymettar leyâli-i mübarekeleri tebrik ediyoruz. Cenâb-ı Hak, herbir geceyi sizin hakkınızda birer Leyle-i Regâib ve Leyle-i Kadir kıymetinde size sevap versin, âmin. ( Kastamonu Lâhikası s.84 )
Bu şuhur-u selâse, seksen küsur sene bir ömrü kazandırıyor. Elbette sizler gibi mücahitler onu kazanmaya çalışacaksınız. Cenab-ı Hak her bir gecesini sizin hakkınızda Leyle-i Mi’râc ve Leyle-i Berat ve Leyle-i Kadir kadar kıymettar eylesin, âmin. ( Kastamonu Lâhikası s.86 )
Kahraman ve sadık kardeşlerimiz ve hizmet-i nuriyede Arkadaşlarımız !
Dahilde ve hariçte Risale-i Nurun fevkalade fütuhatı ve intişarı devam ediyor. Beşeriyet aradığını nurlarda buluyor.
Hz. Üstadımız herşeyden evvel ve herşeyin fevkinde Nurların bize kazandırdığı pek büyük
neticeye ve mükafata bedel bizden istediği husus tam sadakat ve kanaat ve bu hizmette sebattır. Üstadımız; “Risale-i Nur’un talimatı dâiresinde ve bizlere bahşettiği hizmet noktasında feyizlimakamlara kanaat etmeliyiz. Haddinden fazla fevkalâde hüsn-ü zan ve müfritane âlî makam vermek yerine, fevkalâde sadâkat ve sebat ve müfritane irtibat ve ihlâs lâzımdır. Onda terakki etmeliyiz.” ( Kastamonu Lâhikası s.89 ) buyuruyor.
ve yine Üstadımız;
“Hem, yirmi senedenberi tahribkârâne eşedd-i zulüm altında o derece ahlâk bozulmuş ve metanet ve sadâkat kaybolmuş ki, ondan, belki yirmiden birisine itimat edilmez. Bu acîb hâlâta karşı çok fevkalâde sebat ve metanet ve sadâkat ve hamiyet-i İslâmiye lâzımdır; yoksa akîm kalır, zarar verir. Demek en hâlis ve en selâmetli ve en mühim ve en muvaffakiyetli hizmet Risale-i Nur şâkirdlerinin dâireleri içindeki kudsî hizmettir.” ( Kastamonu Lâhikası s.91) buyuruyor.
Risale-i Nur, kendi sâdık ve sebatkâr şâkirdlerine kazandırdığı çok büyük kâr ve kazanç ve pek çok kıymettar neticeye mukabil fiyat olarak, o şâkirdlerden tam ve hâlis bir sadakat ve dâimî ve sarsılmaz bir sebat ister. Evet, Risale-i Nur onbeş senede kazanılan kuvvetli îman-ı tahkikîyi onbeş haftada ve bazılara onbeş günde kazandırdığını, yirmi senede, yirmibin zat tecrübeleriyle şehadet ederler. …
Madem hakikat budur, Risale-i Nur dâiresinin yakınında bulunan ehl-i ilim ve ehl-i tarikat ve sofî meşrep zatlar onun cereyanına girmek ve ilim ve tarikattan gelen eski sermayeleriyle ona kuvvet vermek ve genişlemesine çalışmak ve şâkirdlerini teşvik etmek ve bir buz parçası olan enaniyetini, tam bir havuzu kazanmak için o dâiredeki âb-ı hayat havuzuna atıp eritmek gerektir ve elzemdir. Yoksa, Risale-i Nur’a karşı rakîbane başka bir çığır açmak ile hem o zarar eder, hem bu müstakim ve metin cadde-i Kur’âniyeye bilmeyerek zarar verir, zındıkaya bir nevi yardım olur. ( Kastamonu۪ Lâhikası s.122 )
Üstadımız, “zındıkaya۪ yardım۪ olur” diyor. Ey۪ hocalar,۪ ey۪ sofimeşreb۪ zatlar dikkat edin diye ikaz ediyor.
Hazreti Üstadımız۪ her۪ okuduğumuzda bizleri derin düşüncelere۪ sevk۪ eden,۪ ikaz۪ eden۪ şu۪ ifadeleri:
“Risaleti’n-Nur hakaik-ı İslâmiyeye dâir ihtiyaçlara kâfi geliyor; başka eserlere ihtiyaç
bırakmıyor. Kat’î ve çok tecrübelerle anlaşılmış ki, îmanı kurtarmak ve kuvvetlendirmek ve tahkikî yapmanın en kısa ve en kolay yolu Risaleti’n-Nur’dadır. Evet onbeş sene yerine onbeş haftada Risaleti’n-Nur o yolu kestirir, îman-ı hakikîye îsâl eder.
…
Risaleti’n-Nur çok mütenevvi hakaika dâir olduğu halde, te’lifi zamanında, yirmi seneden beri ben muhtaç olmadım. Elbette siz, yirmi derece daha ziyade muhtaç olmamak lâzım gelir. Hem madem ben sizlere kanaat ettim ve ediyorum, başkalara bakmıyorum, meşgul
olmuyorum; siz dahi Risaleti’n-Nur’a kanaat etmeniz lâzımdır, belki bu zamanda elzemdir.” ( Kastamonu Lâhikası s.77 )
buyurmakla kıyamete kadar gelecek talebelerine sesleniyor ben sizlere kanaat ettim diyor, siz de Nurlara kanaat etmeniz lazım ve elzemdir buyuruyor. Bu nurlara kanaat etmeyen, kendi kafa feneri ve eski malumatıyla malumatfuruşluk yapıp Nurların intişarına mani olmak için çalışan ehl-i ilim ve ehl-i dinden menfaatperest adamlar çıkabilir, bunlara bakmadan bizler hizmetimize devam edeceğiz. Zira her belaya her derde ilaç ve çare Risale-i Nur’un hizmetidir.
Kahraman kardeşlerimiz, Aziz Vatanımız ve bu vatandaki hükümetimiz ve bilhassa sınır ötesinde mücadele veren mücahit mehmetçiklerimiz için bu mübarek üç aylarda dua edeceğiz, her zamankinden daha ziyade şu ortamda başta۪ Reis-i Cumhurumuz olmak۪ üzere۪müsbet hükümetimizin arkasında kenetleneceğiz ve ehl-i dalaletin ve zındıkanın bu Anadoluda ve alem-i islamda۪ oynadıkları satrançlara alet olmayacağız. Fevkalade dikkat ve teenni ile vatan ve millet ve islamiyetin selameti için dahilde müslümanların kuvvetini bölenlere, karanlık bazı menfaatperestlerin planlarına müsamaha göstermeyecek, Risale-i Nur’un sadık, kanaatkar talebeleri olarak güzel Anadolumuza ve hükümetimize daha ziyade sahip çıkacağız. Şimdi tesanüd zamanıdır. Birlik ve beraberlik zamanıdır. Bu birlik ve beraberliğimizi bozmak isteyen cemaatimiz içinde veya dışında zındıkaya alet olmuşlara aldırmayacağız. Risale-i Nur’a sarılıp Kur’andan aldığımız derslere ve vazifeye tam sadakat ve kanaatla, dertlerimize deva olan bu hizmette birlik beraberlik içinde devam edeceğiz.
Elhasıl;
Allah’ım Receb’i ve Şaban’ı bize mübarek kıl ve bizleri Ramazan’a ulaştır. Ve bu şuhur-u selase hürmetine devletimizi, milletimizi, hükümetimizi ve Reis-i Cumhurumuzu ve mücahid ordumuzu her türlü insi ve cinni şeytanların şerrinden muhafaza eyle ve bizleri ömrümüzün sonuna kadar Nurlara sadıkk ve kanaatkar ve hizmette sebatkarlardan eyle ve bu kudsi hizmetten ayırma. Amin
Hz. Üstadımızın Talebesi ve Hizmetkârı
Hüsnü Bayramoğlu